Montessori Eğitim Metodolijisi
MONTESSORI EĞİTİMİNDE TEMEL KAVRAMLAR
- Dikkatin Polarizasyonu(Yoğunlaşması): Montessori’ye göre konsantrasyon yaşamın bir parçasıdır, bir eğitim metodunun sonucu değildir. Montessori bir gün 45 kişilik sınıfında 3 yaşında bir kız çocuğunu blok silindirle çalışırken görür, kasıtlı olarak rahatsız etme denemelerinden sonra bu çalışmayı 42 kez tekrarladığını gözlemler ve kızın hiç yorgun olmadığını aksine gayet dinç ve keyifli olduğunu gözlemler. Bu deneyimden sonra bir çocuğun çalışmayı dikkatli bir şekilde sürdürmesi durumunda kesinlikle rahatsız edilmemesi gerektiğini vurgular.
- Emici Zihin (Absorbent Mind)
Montessori’ye göre çocuklar çevrelerindeki kişilerden, nesnelerden bilgileri özümsemek için doğuştan gelen özel bir yeteneğe sahiptirler.
Montessori çocukların hiçbir zaman başkası tarafından eğitilemeyeceğine inanmaktadır. Montessori’ye göre bir çocuk ancak kendisi tarafından eğitilebilir. Yetişkinler bilgiyi zihinlerini kullanarak edinmektedirler ancak çocuklar bilgiyi doğrudan fiziksel çevrelerinden almaktadırlar. Bu, Montessori’nin “Emici Zihin” kavramıdır.
- Hazırlanmış Çevre: Çocuğun rahatça hareket edebileceği, çocuğa uygun boyutlarda, içinde yaşamış olduğu kültür göz önüne alınarak bir ortam oluşturulur. Çocuğun eğilimlerini ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılayarak gelişimini destekler. Çevre hazırlanırken dikkat edilmesi gereken konular vardır. Örneğin; materyaller raflarda basitten karmaşığa, belli bir öncelik sırasına göre, soldan sağa doğru yerleştirilmesi önemlidir. Her materyalden sınıfta bir adet bulunur, bu sayede çocuklar sabretmeyi, beklemeyi ve arkadaşına saygı göstermeyi öğrenirler. Çocuk, belirli kurallar çerçevesinde hazırlanmış çevre içerisinde istedikleri materyalle, istedikleri yerde, istedikleri sürede ve istedikleri kişilerle çalışabilir.
- Alıştırmanın Tekrarı ve Özgür Seçim:
Maria Montessori, alıştırmanın ayrıntılarına inildikçe çocukların tekrarlama tutkusunun büsbütün arttığını vurgular.
Montessori eğitiminde çalışmaların merkezinde özgür seçim yatar. Özgürlük kavramı, Montessori’nin eğitim sisteminde en sık yanlış anlaşılan konudur. Montessori eğitiminde uygulanan özgürlük hiçbir şekilde, bazı okullarda uygulanan başıboş bir özgürlük anlamına gelmez. Hatta Montessori disiplinli bir çalışmadan yanadır. Ancak çocuklar; çalışmak istedikleri materyali, çalışmak istedikleri kişileri, çalışmak istedikleri yeri ve çalışmak istedikleri süreyi özgürce seçerler. Montessori özgürlük ve disiplini bir birinden ayıramayacağımız bir madalyonun iki yüzü olarak tarif eder.
- Montessori Gelişim Evreleri, Duyarlı Dönemler
Montessori çocuğun gelişimini (0-6), (6-12) ve (12-18) yaş arası dönemler olarak üç evreye ayırır, (0-3) yaş arası ilk alt evreyi, (3-6) yaş arasındaki dönem ikinci alt evredir. Montessori’ye göre, her iki alt evrede de çocuklar özel kavrama yetenekleriyle donatılmıştır. Bu nedenle (0-6) yaş arası evre öğrenmenin en yoğun olduğu dönemdir.
Montessori okul öncesi yıllarda her çocuğun bazı dönemlerde önemli sıçramalar gösterdiğine inanmaktadır. Bu sıçramaların özellikle beyin gelişimi ile gerçekleştiğini iddia etmektedir. Montessori çocuğun çevresindeki uyaranlara ve yönergelere karşı verdiği tepkilerin bazı dönemlerde gerçekleştiğini belirtmektedir. Montessori’ye göre çocuk bu duyarlı dönemlerde çevresini anlamakta, duyularını farklı uyaranlar karşısında keşfetmekte ve dili kolayca edinmektedir.
“Doğumdan 3 yaşına kadar: Duygusal deneyimler,
1.5 yaşından 3 yaşına kadar: Dil yetisinin gelişimi,
2 yaşından 4 yaşına kadar: Kasların eş güdümü ve gelişimi, küçük cisimlere ilgi, hareket etkinliklerinin gelişimi, gerçeğe ilgi, zamanda birbirini izleyen şeylerin algılanması,
3 yaşından 6 yaşına kadar: Duygusal becerilerin etkinleşmesi ve büyüklerin etkisine karşı duyarlık,
3,5 yaşından 4,5 yaşına kadar: Yazı,
4 yaşından 4,5 yaşına kadar: Dokunma duyusu,
4,5 yaşından 5,5 yaşına kadar: Okuma”
Çocuğun doğumdan üç yaşına kadar sahip olduğu en olağanüstü yetenek “emici zihin”dir. Bu dönemde onda ne bilinç ne de zekâ vardır. Emici zihni sayesinde çocuk, duyuları aracığıyla nesnelerin her birini bilinçten yoksun zihniyle adeta emerek beyninde depolar.
Çocuk, ancak üç yaşında bilinç kazanmaya başlar. Böylelikle çocuğun emici zihni üç yaşından itibaren bilinçli zihin haline gelmeye başlar. Ancak bilinçli zihne sahip olan çocuğun bu dönemden sonra da olağanüstü kavrama yeteneği devam eder. 3–6 yaş arasındaki çocukların sahip olduğu bu yetenek “duyarlılık” olarak adlandırılır.
Montessori 3–6 yaş arasındaki çocukluk dönemini mükemmellik evresi olarak nitelendirir. Bu dönemden önce nesneleri emerek beyninde depolayan çocuk artık duyu organlarıyla dünyayı anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu evrede ellerin temel bir rolü vardır. Çocuk, artık bilincinin bir gereci olan elleriyle hareket etmekte ve zihninin rehberliğinde elleriyle sürekli ortama düzen vermeye çalışmaktadır. Dokunarak, hissederek incelediği nesneleri kas hafızasına alır.